Sözel öğrencileri, aşina oldukları sözel derslere akılda tutma, hatırlayabilme eğilimiyle çalışma alışkanlığına sahiptirler. Diğer bir deyişle ezberleme. Yaklaşımları şöyledir: “Yeni öğrendiğim ders içeriklerini uzun süreli belleğe atabilmek için kendimce kodlamalar yaparım, tekrarlara zaman ayırırım, özet çıkarırım, bilgilerden şemalar oluştururum veya görsel olarak kalıcılaştırıp bilgiyi öğrenirim.

Ancak sözel işleyişini güçlendiren zihin, sayısal derslerle karşılaştığında aynı kendinden emin tutumu sergileyemez. Sayısal derslerin içeriğine bakıldığında sözel derslerden farklı olarak günlük hayatta karşımıza somut olarak çıkamayacak, soyut ve teorik bilgileri barındırdığından anlamlandırma ve öğrenme de daha zor seyretmektedir. Sayısal derslerin formüllerini, kurallarını, teorilerini her ne kadar ezberlesek de uygulama boyutu formülü bilmekten çok daha karmaşık bir süreçtir.

Sayısal derslerin konularına çalışırken olabildiğince imgelem oluşturulmalıdır. Bu teorik bilginin anlam kazanmasını sağlayacaktır. Fizik, kimya gibi derslerde deneyler yapılarak veya yapılan deneylerin fotoğrafları incelenerek/videoları izlenerek bilgiler görsellik kazanabilir ve bilgiler kalıcılaştırılabilir. Biyoloji dersinde deney değilse bile sistemlerin işleyişi, hücre organelleri, vb. konular şematize edilerek görselleştirilebilir.

Görsel hafızaya atılan bilgiler teorik bilgilerden daha kalıcı olacaktır. Matematik ve geometri derslerinde ise durum biraz daha farklıdır. Örneğin matematikte öğrenilen formüllerin nerelerde kullanıldığını tek tek pekiştirmek gerekecektir. Geometride ise verilen soruda istenen bilgiyi bulmak ciddi miktarda soru pratiği gerektirir.

Sayısal derslerin konu kısmını çalıştıktan sonra pratik yapmak sözel derslerden daha önemlidir. Bu teorik bilgiyi pratiğe dökmeyi sağlayacaktır. Her sayısal dersin her konusunun sıklıkla karşılaşılan belirli soru kalıpları bulunur. Sıklıkla karşılaştığımız soru kalıplarını derste branş öğretmeninden veya video çözümlerden dinlemek, sonrasında aynı kalıp sorularla pratik yapmak pekiştirici olacaktır. Bu süreç bir nevi soru kalıbı ezberi olarak adlandırılabilir. Soru kalıbı ezberi bize karşımıza çıkan hangi soruya nasıl yaklaşmamız gerektiğini, hangi gidiş yolunu kullanmamız gerektiğini öğretir.

Önemli bir kolaylık da konu analizi yapmak olacaktır. TYT matematik, fizik, kimya ve biyoloji derslerinin içerdiği konular listelenerek yıllar bazında hangi konulardan kaçar soru geldiği gözetilebilir. Böylece soru gelme ihtimalinin çok az olduğu konular ikinci plana bırakılarak öncelik soru gelme ihtimalinin yüksek olduğu veya her yıl birden fazla soru gelmiş olan konulara verilebilir.

Örneğin TYT matematikte her yıl bol bol problem sorusu, temel kavramlar, sayı basamakları, bölme bölünebilme, olasılık, üslü ve köklü sayılar soruları gelmektedir. TYT geometride açılar, üçgenler ve katı cisimlerden istisnasız soru çıkmaktadır. TYT fizikte optik, kuvvet hareket, dalgalar, ısı sıcaklık ve genleşme sıkça sorular konulardır.

TYT kimyada kimyasal türler arası etkileşimler, asit baz tuz, karışımlar ve maddenin halleri önem taşımaktadır. TYT biyolojide ise canlıların sınıflandırılması, hücre bölünmeleri, kalıtım ve ekosistem soruları ile neredeyse her yıl karşılaşılmaktadır. Adı geçen bu konular öncelikli olarak iyi geçinmemiz gereken konular olmalıdır.

Önceliklendirdiğim konulardan soru kaçırmama yolunda ilerledikçe yine yıllara göre karşılaşılma sıklığını gözeterek bilgi birikiminize konu eklemeye devam etmelisiniz. Bu yoldan ilerlediğinizde çok da zaman ayıramadığımız konular soru gelme ihtimali nispeten düşük konular olacağı için kaçırdığınız sayısal soru sayısı da azalacak, sayısal netleriniz artacaktır.

Melce Songur
Rehber Öğretmen
Narlıdere Sınav Kurs Merkezi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir