Günümüz eğitim anlayışına göre “bilgi” yalnızca bireylere öğretilen değil, aynı zamanda bireylerin yaşantı yoluyla bağ kurarak anlamlandırabildiği bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğretim programları da bu esastan yola çıkarak araştırma, sorgulama ve yordamaya dayalı öğrenmeyi ilkeleri arasına almıştır. Bir ülkenin ekonomik ve teknolojik gelişimi o ülkedeki eğitim kurumlarının bilime verdiği önem ve destekle paralellik gösterir.

Bu sebeple, çağın gereksinimlerine göre nitelikli bireyler yetiştirebilmek için küçük yaşlarda öğrencilerimize problem çözme, iş birlikli öğrenme, kaynakları verimli ve etkili kullanabilme, bilgiyi hayata adapte edebilme ve araştırma becerilerini kazandırma öncelikli hedeflerimiz arasında bulunuyor. İşte tüm bu kazanımları bir arada verebildiğimiz fen bilimleri dersi ile öğrencilerimiz resmî olarak ilkokul 3. sınıfta tanışmaktadır. Bu ders, içerik olarak öğrenciler için son derece ilgi çekici, heyecan verici ve merak uyandırıcı konuları kapsayan bir ders olarak karşımıza çıkmakta.

Fen bilimleri dünyasının merkezinde öğrenci bulunmaktadır, uydusu ise öğretmendir. Peki, öğretmen rehberliğinde öğrenilen konuların kalıcı olabilmesi için öğrencilerimiz bu derse nasıl çalışmalı? Gelin bu dünyanın nasıl harikalar diyarına açılabileceğine birlikte bakalım.

Öğrencilerimizin yaparak yaşayarak öğrenebilmeleri için duyu organlarının aktif rol alabileceği materyaller ve ortamlar fen bilimleri dersinin olmazsa olmazlarındandır. Günlük konu tekrarları ve çeşitli kaynaklardan soru çözümleri yapmak, renkli kağıtlara notlar çıkarmak, bilimsel gelişmeleri dergi ve kitaplardan takip etmek, belgesel izlemek, bulmacalar çözmek ve evde uygulanabilecek basit deneyler görsel, dokunsal, işitsel, tatsal ve kokusal olarak öğrenmeyi keyifli hale getirir.

Laboratuvar ortamlarında öğretmen rehberliğinde öğrencilerimizin çeşitli deneylere katılım sağlamaları, görsel notlar tutmaları, sorular hazırlamaları problem çözme, analitik düşünme ve yorum yapma becerilerini geliştirmeleri açısından çok önemlidir. Girdikleri her ortama uyum sağlamaları bakımından sıvılara benzeyen öğrencilerimiz bilim insanları rolüne girerek, icatlarıyla bilime ışık tutmuş mucitlerin hayatlarını araştırırken eğlenerek onları yakından tanıma fırsatını yakalayabilirler.

Fen bilimleri dersinin günlük yaşamla iç içe olduğunu göz önünde bulundurursak öğrencilerimiz yalnızca sınıf ortamında öğrendikleri ile sınırlı kalmayıp bahçede, evde, parkta, doğada gazlar gibi yayılma özelliği göstererek, araştırma, gezi gözlem tekniği ile merak duydukları konularda kendi keşiflerini yapabilirler. Gözlem ve keşiflerini raporlandırıp sınıf ortamında arkadaşlarına yapacakları sunumla yeni öğrendikleri bilgileri paylaşmaları akran öğrenmesini de destekler.

Öğrencilerimiz, hali hazırdaki potansiyel enerjilerini bu derste kinetik enerjiye dönüştürmeleri için itici kuvvete ihtiyaç duyarlar. Öğrendikleri konularla ilgili senaryolar yazabilir, drama tekniğiyle sallanma, dönme, yer yön değiştirme, hızlanma ve yavaşlama hareketlerinin yer aldığı canlandırmalarla bu dersin bir organeli olabilirler. Tek başlarına atomu, bir araya gelerek molekülleri andıran öğrencilerimiz iş birlikli öğrenme yöntemiyle çeşitli projeler geliştirebilir, hatta bu projeleriyle çeşitli yarışmalara katılabilirler. Böylelikle hem grup içinde bilimsel sorumluluk almış hem de yeni bir deneyim kazanmış olurlar.

Öğrencilerimizin yaşadıkları gezegende yalnız, kaynakların sınırsız, bitkilerin cansız olmadığını, kendi habitatları dışında başka yaşam alanlarının da olduğunun bilincine varabilmeleri adına fen bilimlerinde değerler eğitiminin yeri büyüktür. Bilim fuarlarına, bilimsel seminerlere katılarak hem bilişsel hem duyuşsal becerilerini değerler eğitimi kapsamında geliştirebilirler. Unutmayalım, bilim güneşse çocuklar ayçiçekleridir. 

Derya Diker Demir
Buca Sınav Koleji
İlkokul Müdür Yardımcısı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir