Sınavlara hazırlanırken nasıl ders çalışmalıyım?

Başarılı olmak için çok çalışmalı, çok soru çözmeli, hiç uyumamalı, telefona ya da herhangi bir iletişim aracına el sürmemeli, az uyuyup tüm zamanımızı ev-okul- dershane üçgeni arasında geçirmeli, sınava kadar kimseyle iletişim kurmamalıyız.” diye düşünmek yaptığımız en büyük hatadır. Denge hayatımızın her alanında olmalıdır. Başarı çok çalışmayla değil, istikrarlı çalışmayla gelir.

Hayatımızın küçümsenemeyecek kadar büyük bir bölümünün, amaçladığımız ya da hedeflediğimiz yere ulaşabilmek adına çok çalışarak geçeceğini düşünürüz. Bunun için çevremiz, ailemiz, dostlarımız bizlere nasihatler vererek yolumuzda daha sağlam adımlar atmamız için biraz daha çalışmamız, biraz daha emek vermemiz gerektiğini söyleyip dururlar.

Bu yolda ilerlerken bazı arkadaşlarımızın da bizden daha zeki ya da daha akıllı olduğunu, ne kadar çalışırsak çalışalım, zamanımızı kitapların, defterlerin arasında ne kadar geçirirsek geçirelim asla onlar kadar başarılı olamayacağımızı düşünürüz, moralimiz bozulur.

Halbuki çevremizde düşük zekâ düzeyine sahip bazı down sendromlu ya da otistik bireylerin disiplinli çalıştıklarında çok büyük başarılara imza attıkları birçok örnek de mevcuttur. Örneğin; Bilim İnsanı ve Matematikçi Albert Einstein, Microsoft Kurucusu Bill Gates, alternatif akım ve kablosuz akımın yaratıcısı Mucit Nikola Tesla gibi…

1. İstikrarlı ol

Eski yıllara ait karalanmış kitapları elimize aldığımızda ilk ünitenin ya da ikinci ünitenin soru bankalarının tamamen çözülmüş olduğuna, konular ilerledikçe soruların çözümlenmediğine, sayfaların tertemiz olduğuna sıklıkla rastlarız. Okullarımızda ve kurslarımızda çocukların yeni döneme başladığında sıkı bir çalışma düzeni ile başlayıp verilen her ödevi eksiksiz yaptıklarını, yapılan deneme sınavlarını asla kaçırmadıklarını görürüz.

Zaman ilerledikçe başta çok sıkı tuttuğumuz çalışmalar gevşer ve rehavete kapılmamız kaçınılmaz bir son olur. Başarı istiyorsak düzenli bir şekilde ertelemeden, ara vermeden hedefimiz doğrultusunda yola devam etmemiz gerekir. Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel: “Yılmadan, bıkmadan, demoralize olmadan ısrar etmek başarılı olmanın en önemli unsurudur.” diyerek pes etmemenin önemini vurgulamıştır.

2. Derste öğren ve tekrar et

 Bu süreçte olmazsa olmaz yapacağımız şey hedefimizi belirledikten sonra derste öğretmenlerimizi dikkatli dinleyip konunun içine girmek, anlamaktır. Konuyu anlamadan soru çözerek konuyu anlamaya çalışmak zaman kaybıdır. Konu öğrenirken yazılan, anlatılan, okunan şeyi anlayıp, soru çözerken anlamış olduğumuz bilgileri kullanırız.

Aynı zamanda konuyu öğrenmeden soru çözmek; “Nasılsa bu konuyla ilgili soru çözemiyorum.” diyip hem konudan soğumamıza hem de artık soru çözmekten korkmamıza neden olur. Konuyu evimizde tekrar etmeyi asla basite almamalıyız. Anladığınızı zannettiğiz bir konuyu tekrar edip üstünden geçtiğinizde mutlaka gözden kaçırdığınız noktalar olduğunu göreceksiniz. İnsanlar duyduklarının yüzde 20’sini, okuduklarının yüzde 10’unu, gördüklerinin yüzde 30’unu, hem görüp hem duyduklarının yüzde 50’sini, görüp duyup söylediklerinin yüzde 80’ini, görüp duyup söyleyip dokunduklarının yüzde 90’ını hatırlıyorlar.

3. Öğrendiğin konuyla ilgili değişik kaynaklardan soru çöz

İyice pekiştirdikten sonra bu konuyla ilgili soru çözmeye başlamalı fakat ilk etapta soru çözerken kesinlikle zaman tutmamalıyız. Zaman tutarak soru çözmek sonraki süreçlerde olmalıdır. Bu, stres yapmamıza neden olarak performansımızın aslında olduğundan daha düşük gözükmesine sebep olacak böylece motivasyon düşüklüğü yaşanacaktır.

Örneğin küçük yaşta yüzme sporuna başlayan bir çocuk önce suda kalmayı, yüzmeyi öğrenir. Onun için henüz zaman önemli değildir. Zamanla yüzme stillerini öğrenir. Daha sonra yavaş yavaş suda hız yapmaya başlar. Profesyonelleştikçe zamanla yarışır. Yaşıtlarının ve rakiplerinin önüne geçer ve yarışlar da performansını gösterir.

4. Nitelikli soru çöz

 Şöyle kabaca bir hesap yaptığımızda bir çocuğun hafta içi okul saati dışında dinlenmesi ve yemek saatini çıkarırsak ortalama serbest saati dört saat olur. Bu da iki yüz dakika eder. Yani dakikada bir soru çözülse iki yüz soru eder. Ancak bir öğrenci için önemli olan bir dakikada niteliksiz bir soru çözmek değil, nitelikli ve öğretici soru çözmektir.

LGS’de derece yapan öğrencilere başarı sırları sorulduğunda çok soru çözmek yerine nitelikli soru çözmeye vakit ayırdıklarını söylemektedirler. Fakat ilk etapta kolay sorularla başlanıp konu hakkında sahip olunan bilgi seviyesi ilerledikçe nitelikli sorulara geçiş yapılmalı ve kaynak taraması yapmalıdır.

5. Doğru okumayı öğren

Okuma eylemi; yazılı, görsel metinler üzerinde algılama, anlamlandırma, yorumlama, değerlendirme gibi işlemleri içinde barındırır. Son yıllarda yapılan sınavlarda amaç, tüm branşlarda ortak olarak görülen okuma becerisini kullanmanın önemi olmuştur. Konuyu ne kadar iyi anlasak da soruyu iyi anlamazsak noktalama işaretlerine ya da vurgulara dikkat etmediğimizde soru başka bir anlam kazanır ve soruyu yanlış anlayıp yanlış çözmemize neden olur.

6. Sınav yaklaştıkça hızlanmaya başla

Tüm zamanımızı ilk etapta sınavlara hazırlanarak geçirmek çok sağlıklı değildir. İlk etepta yüksek performansla başlamamız erken bıkmamızı ve dikkatimizin erken dağılmasını sağlayabilir. Nisan sonu, mayıs, haziran aylarında öğrenci birazda sıcakların gelmesiyle artık rehavete kapılır. Çalışmalarını yavaşlatır. Bu çok tehlikelidir.

Amacımıza ulaşmak için adımlarımızı sağlam atarak aceleci olmadan, özümseyerek ilerlememiz gerekir. Bireysel sporlarda; atlet olsun, yüzücü olsun performans yarışlarında ilk etapta yavaş ama tempolu yüzer ya da koşar. Lakin yarışın son saniyelerinde antrenörünün komutuyla hızlanır ve yarışını sonlandırır. Tüm gücünü yarışın başlangıcında gösteren yarışmacının, yarışın sonlarına doğru devam edecek gücü kalmaz. Bu örneği asla akıldan çıkarmamalıyız.

6. Eksik olduğun konuları tamamla

Bir derste gördüğümüz konular, ilerde göreceklerimizle bağlantılıdır. Bu yüzden herhangi bir konuyu tam olarak kavrayamadan diğer konuya geçmek zorlanmamıza ve yeni konuyu tam olarak anlayamamamıza neden olur. Bu soru çözerken de geçerlidir.

En çok dikkat etmememiz gereken noktalardan biri, takıldığımız soruları mutlaka öğretmenlerimizle paylaşmak, ‘nasılsa bir daha karşıma çıkmaz’ dememektir. Soruyu çözemememizin en büyük nedeni temel kavramlarda eksiklik yaşamamızdır. Bu temel kavramlar ilerleyen süreçte birçok kez karşımıza çıkacaktır. Öğrenmeden soruyu geçersek sonradan karşılaşacağımız aynı tip muhtemel sorular, moral bozukluğuna yol açıp motivasyonumuzu bozabilir.

7. Çok fazla değil düzenli ve verimli çalış

Doğru bildiğimiz en büyük yanlışımız, çok çalışmanın başarı getireceğidir. Çok çalışmak değil istikrarlı ve bilinçli çalışmak başarı getirir. Günlük hayatımızda, etrafımızda “Benim çocuğum günde bin 500 soru çözüyor.” ya da “Ben günde 700 soru çözüyorum.” gibi konuşmalara çokça şahit olabiliriz. Bu konuda asla demoralize olmamalı, “Ben neden bir günde bu kadar soru çözemiyorum?” diye kendimizi yargılamamalıyız.

Önemli olan saatlerce ders çalışıp soru çözmek değil, verimli şekilde ders çalışıp soru çözmektir. Bir saatlik verimli bir çalışma, yirmi dört saatlik dikkatini vermeden, istemeyerek, özümseyemeden yapılan çalışmadan çok daha yararlıdır. Tabii güzel sonuçlar almak istiyorsak bunu düzenli bir şekilde yapmalıyız.

8. Kendine uygun olan ders çalışma stilini keşfet

Hiçbir şeyimiz aynı olmadığı gibi ders çalışma stilimiz de farklılık gösterir. Çünkü herkesin anlama yöntemi farklıdır. Kiminin görsel zekâsı, fotografik hafızası daha gelişmiştir, böylece görsellerle desteklenen bir çalışma planı daha yararlı olur. Kiminin işitsel zekâsı gelişmiştir, dikkatle dinlediği şeyler aklında kalır. Kimisi okuduğunu anlar, kiminin anlatması gerekir.

Ayrıca İnternet’ten hazır bir ders çalışma planı bulup ona uyum sağlamaya çalışmak da doğru değildir. Erken saatlerde ders çalışmanın herkes için uygun olmadığı gibi geç saatlere kadar çalışmak da herkese uygun değildir. Kendimize uygun planı dürüst bir şekilde, hedefimizi göz önünde bulundurarak hazırlamalı ve hazırladığımız plana bahane bulmadan uymalıyız.

9. Çalışmak ve eğlenmek arasındaki dengeyi kur

Doğru bir şekilde ders çalışabilmek için önümüze bir hedef koyup, bu hedef doğrultusunda pes etmeden çalışmamız gerekir. Evet sıkıldığımız, yorulduğumuz, ara vermek istediğimiz zamanlar olabilir fakat hedefimizin bize verdiği motivasyonla yola devam etmemiz gerekir. Ders çalışmak demek, hayattan kendimizi soyutlamak demek değildir.

Arkadaşlarımızla vakit geçirmek, oyunlar oynamak, kitap okumak, müzik dinlemek, sosyalleşmek, spor yapmak halen yapabileceğimiz, hatta ders çalışmaktan bıkmamak adına yapmamız gereken şeyler. Fakat her şeyde ölçülü olmamız gerektiği gibi bu konuda da ölçülü davranıp, ders ve ders dışı aktivite arasındaki dengeyi kurmamız gerekir. Böylece hem ders çalışmaktan bunalmayız hem hayatımıza ara vermeyiz hem de hedefimize adım adım yaklaşmış oluruz.

10.  Hiçbir şey için geç değil

Geç başlamak hiçbir zaman başlamamaktan çok daha iyidir. Bu yüzden bugün başla. Bir zamanlar pes ettiysek de şimdi bizi yolumuza devam etmekten alıkoyan hiçbir şey yok. Asla çok geç değildir fakat sonradan keşke demeyip iyi ki demek için yeniden ertelemeden şimdiden başlamalı.

Daha önce hiç “Tolstoy’un Bisikleti” diye bir kavram duydunuz mu? Tolstoy bisiklet sürmeyi öğrendiğinde 67 yaşındaydı. Bugün bu kavram, “Hiçbir şey için geç değildir.” anlamına gelmektedir.

Çalışmak yalnızca okul yıllarında değil, yaşantımızın geri kalanında da her daim karşılaşacağımız bir durum. Bu yüzden “Şu üç sene dişimi sıkayım, sonra nasıl olsa kurtulurum.” şeklinde düşünmek de doğru değildir. Bu bizim yorulmamıza, bıkmamıza, hayal kırıklığına uğramamıza sebep olur. Severek, isteyerek ve doğru şekilde çalıştıktan sonra yapamayacağımız hiçbir şey yok.

Son olarak: “Başarı bir yolculuktur, varış noktası değil.” Ben Sweetland.

Beytül Bakır

Fen Bilimleri Öğretmeni
Narlıdere Sınav Kurs

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir